Haftanın son gününden herkese merhaba. Bugünün sanatçısı Romada yaşayan Rus sanatçı Ekaterine Panikanova. Sanatçı bugün Errata Corrige ismini verdiği açık kitapları kullanarak oluşturduğu etkileyici serisi ile konuk oluyor yazıma. Ben sanatçının yaratıcılığından çok etkilendim bakalım siz ne düşüneceksiniz?
Bu seri gerçekten yaratıcılığın kanıtı olmuş fikrimce. Ekaterina Panikanova'nın tüm eserlerine göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Diğer Günün Sanatçısı yazılarına ulaşmak isterseniz de sizi böyle alalım :) Hepinize şimdiden mutlu haftasonları. Yasaksız ve özgür bir Türkiye için Pazar günü oy kullanmayı unutmayın ;)
Normalde bu Mim olayına pek katılmıyorum ve hoşuma da gitmiyor açıkçası. Fakat mimleyen sevgili blog arkadaşım Fraise Brownie olunca reddetmek mümkün olmadı :) Mimlemek için aklına gelen isim olduğum için de ayrıca teşekkür ediyorum kendisine. Şimdi gelelim cevaplarıma...
Neden Blog adın?
Neden bu ismi seçtim... Çünkü tam da bu blogu açmayı tasarladığım günlerde insanlara çok fazla "Ya biliyor musunuz Şimdi duydum..." diye gittiğimi farkettim. Çok araştıran, çok okuyan sosyal medyayı faydalı bir şekilde kullanan biri olduğum için edindiğim bilgileri de insanlarla paylaşmayı seviyorum. Bu yüzden bu ismi seçtim.
Hayat felsefeni belirleyen söz?
"Kısmet etmiş ise Mevla, el getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmez ise Mevla el götürür, yel götürür, sel götürür." Aslında kaderci bir insan hiç değilim ama bazı şeyler için elinizden geleni yapıp gerisini bırakmak gerekiyor. Bu ister yaratıcıya ister şansa ister akışına olsun. Sen üstüne düşen görevi yap gerisini bırak, olursa olur olmazsa başka bir şey denersin :)
Kendinle ilgili 3 doğru 1 yanlış şey?
Bu zor bir soru. Anladığım kadarıyla kendimde sevdiğim 3 şey ve sevmediğim tek şeyi soruyorsun :) Kendimle ilgili 3 doğrum; birincisi haksızlığa ve adaletsizliğe kesinlikle dayanamıyorum. İkinci doğrum inandığım ve hayal ettiğim hedefe doğru yavaş adımlarla da olsa pes etmeden giderim. Üçüncü doğrum çabuk sinirlensem de insanlara karşı her zaman dobrayım, hakkında ne düşünüyorsam yüzüne de söylerim. 1 yanlışım da sanırım üçüncü doğrum. Hiç politik bir insan değilim, birinin hakkında ne düşünüyorsam bunu söylemek benim zararıma bile olsa çenemi tutamaz söylerim :)
İlk anılarınız nelerdir? En çok hangi yaşa kadar inebiliyoruz?
İlk anılarım sanırım 4 yaşıma ait. Ablam okula gidiyor da ben gidemiyorum diye ablamın defterlerini kemirişimi, önlüğünü saklamamı ve sonra da yoğun isteğim üzerine 5 yaşına girer girmez binbir dalavereyle okula başlayışımı hatırlıyorum :)
En sevdiğin şarkı?
Herkesin olduğu gibi benim de sevdiğim bir sürü şarkı var tabiki. O yüzden şu an aklıma gelen ilk en sevdiğim şarkıyı yazacağım. Hatta yazmakla kalmayıp size de dinleteceğim :)
En sevdiğim roman?
Çok fazla kitap okuyorum. Bu nedenle sevdiğim romanda çok fazla ayırt edemiyorum. Roman denilebilir mi bilmiyorum ama sanırım en sevdiğim kitap Martı Jonathan Livingston.
En sevdiğin çizgi film karakteri?
Daha önceki bir yazımda da belirtmiştim. Animasyon filmleri de çizgi filmleri de çok ama çok severim. Nostalji olsun Arı Maya diyorum :)
Şimdiye kadar aldığın en sevdiğin hediye?
Bu da çok zor ama sanırım en sevdiklerim, erkek arkadaşımın yeni yıl hediyesi olan dünyada bile bulması çok ama çok zor olan, koleksiyon ürünleri Lego minifigürlerin ilk 4 serisi.
En sevdiğin hayvan?
Her hayvanı severim ama en sevdiğim zürafalar ve penguenler :)
Ailen dışında onsuz yapamam dediğin en sevdiğin kişi?
O da aileden sayılır, erkek arkadaşım tabiki :)
Aslı'ya bu Mim için çok teşekkür ederim. Adettendir ben de bir kişiyi Mimleyeyim. O daaaaa Evde Yazarolsun! :)
1879-1953 Tarihleri arasında yaşamış Amerikalı fotoğrafçı Harry Whittier Beles'in arşivinden çıkan bu siyah beyaz fotoğraflarla size bir çift kedi beş çayına gelsin istemez misiniz? :)
Sizce de çok tatlı değiller mi? Hem nostaljik hem sevimli :)
Bir süredir iletişim çalışmaları çok dikkatimi çeken bir sigorta firmasından bahsetmek istiyorum bugün. Sigortanın kolay hali sloganıyla piyasaya çok hızlı bir giriş yapan Generali Sigorta’nın özellikle Zorunlu Trafik Sigortası’nda ve kasko poliçelerinde %70’e varan indirimleri ilgimi çekti. Blogda yazmak üzere biraz inceledim ve sadece kampanya olarak değil, tüm hizmetlerinin gayet memmuniyet verici olduğunu gördüm.
Bu arada piyasaya hızlı giriş dedim ama Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve aslında 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Adını elbette duymuştum ama ancak bugün yazabiliyorum.
Zorunlu Trafik Sigortası’nda %70’e varan indirimleri dışında Prestijli Kasko’larını da çok beğendim. Sigorta sektöründe bir ilk olarak, herhangi bir kaza anında sunduğu yol yardım hizmeti ile lastiğiniz patladığında ücretsiz lastik değişimi veya aracınızın yakıtı bittiğinde Yapılan kaza sonrası acil bir noktaya yetişmeniz gerektiğinde yol yardım hizmetleri ile taksi ücretinizi dahi karşılıyorlar. Aracınız tamir edilirken 5 gün süreyle, size özel bir araç bile veriyorlar. Bence bu özel danışmanlık ve 7/24 destek hizmetleri şehir hayatının olası zorluklarını da hafifletiyor.
Bir de Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünleri var. Mini Kasko, 1 çarpışma hasarını 2 bin TL’ye kadar kapsayan düşük fiyat kategorisindeki bir ürünmüş. Daha yüksek bir sigorta teminatı tercih edenler için bu tutar, Mini Kasko Ekstra ürünü ile 2 çarpışma hasarı ve toplamda 50 bin TL’ye kadar çıkabiliyormuş. Tüm bu hizmetler için ayrı ayrı teklif alıp, satınalım yapabiliyor olmak ise harika. Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünlerinin fiyatları sabit. Zorunlu Trafik Sigortası içinse teklifler size ve arabanıza özel yapıldığı için indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor. Siz artık sitesinden aracınıza en uygun sigortayı detaylarıyla incelersiniz.
Generali’nin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’ten veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabilirsiniz. Bu arada Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor.
Eh daha ne olsun:)
1 dakikada teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin derim.
Bahar geldi yaz da kapıda. Malum havalar böyle güzel gidince insanın pek evde oturası gelmiyor. Hele bizim gibi her fırsatta kendini dıaşrı atanlar için hiç de evde durulmayacak zamanlar bunlar. Biz de Pazar günü attık kendimizi deniz kenarına. Bugünün Instagram fotoğrafı da Moda Deniz Kulübünden...
14 yıl önce üniversite için İstanbul'a taşındığımızda ikametimiz oldu Kadıköy. Doğma büyüme İstanbullular her ne kadar kabul etmeseler de Kadıköylüyüm ben arkadaş! :) Çocukluğum değil ama gençliğim geçti, geçiyor bu aralarda. Daha önce de yazdım. Moda, biz Kadıköylülerin huzur mekanı...
Yazdan kalma Moda yazım için buraya, diğer Instagram yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz. Blogtan kopuk doğrudan Instagram'dan takibe almak isterseniz de sizi buraya alalım. Güneş gibi içaçıcı bir hafta dileğiyle. Mutlu haftalar...
Daha önce bahsetmiştim ben tam bir animasyon film izleyicisiyim. Manga anime filmler hariç :) En sevdiğim filmler de Dreamworks ya da Disney gibi 2 dev ismin arasından sıyrılıp zirveye oturan Pixar'a ait. Pixar filmlerinin başında ya da sonunda mutlaka firmaya özel harika bir logo çıkar. Meksika merkezli Fabricio84'de bu logoya Pixar'ın unutulmaz film kahramanlarını eklemiş. Bakalım hangi logo hangi filmin, hangi karakterler hangi filmin tahmin edebilecek misiniz?
Bu tüm karakterlerin bir arada yer aldığı mix logo :)
Bu karakterleri tanıdınız mı? Hani sonlara doğru gözlerimizi yaşartan...
Bu naif filmi hatırladınız mı? Bu kadar az diyalogla bir aşk nasıl bu kadar iyi anlatılabilir...
İnsana yemek yaptırmayı sevdiren, filmi seyreder seyretmez mutfağa sürükleyen bu film...
Özellikle erkek çocukların her türlü oyuncağına sahip olduğu meşhur Şimşek McQueen...
Süper güçlere sahip süper bir aile...
Öğüt veren özgüven aşılayan duygusal bir balık filmi...
Pixar'ın kıldan tüyden efektlerle harika işler ortaya koyduğunun kanıtı...
Fobisi olanlara bile böcekleri sevdirebilecek bir film...
Seri haline dönüşüp en son üçüncüsü yayınlanan film. Ben bütün bu filmleri izledim, hepsinin isimlerini de biliyorum. Bu da size mini bir sınav olsun. Üstteki filmlerin isimleri ne bilin bakalım? Ve en önemlisi içlerinde favoriniz hangisi? Belki ileride bu konuyla ilgili güzel de bir yarışma yaparız ne dersiniz?
Evet şaka değil. Gerçekten bunları anlatacak duruma geldik. Malum dün gece itibariyle Özgürlükler Ülkesi (!) olan ülkemizde Twitter yasak. Peki bu haber alma özgürlüğünü kısıtlayan adım bizi durdurur mu? Tabiki hayır. Öyleyse bilmeyenler için Iphone'dan Free VPN ile adım adım nasıl bağlanırız anlatalım.
Öncelikle Apple Store'a arama kısmına Onavo Protect yazıyoruz ve uygulamayı telefonumuza indiriyoruz.
Uygulama telefonumuza yüklendikten sonra açıyoruz. Karşımıza bu ekran çıkıyor:
Continue deyip devam ediyoruz:
Şartları Agree&Continue diyerek kabul ediyoruz.
Tap to install VPN deyip VPN'i telefonumuza kur komutunu veriyoruz.
Uygulama bizi telefonumuzun Genel sekmesi altına yönlendiriyor. Yukarıdaki gibi açılan sayfada Onavo yazısının yanındaki Yükle butonuna tıklıyoruz.
Tabiki Şimdi Yükle'ye tıklıyoruz :)
Yükleme tamamlandığında Onavo yazısının altında yukarıdaki gibi Doğrulandı yazacaktır.
Daha sonra yeniden Onavo uygulamasına yönlendiriliyorsunuz ve açılan sayfada Got it!e tıkladığınızda aşağıdaki ekran açılacak.
Son olarak bu ekranı gördüğünüzde VPN'iniz aktif duruma gelmiştir. Twitter'a kavuştuk bile. Dilerim bu tip uygulamalara ihtiyacınızın kalmayacağı günlerde yepyeni uygulamalarla yeniden buluşuruz. Sevgiler...
Geçtiğimiz hafta ülke gündeminden, üzüntüden, sinirden, sıkıntıdan bunalıma girdiğimiz bir dönemde küçük bir değişiklik yapalım, aylar öncesinden biletini satın aldığımız Giselle balesine gidelim dedik. Söylemeye utanıyorum ama uygun zaman olmadığından mıdır yoksa son 10 yıla kadar küçük şehirlerde yaşadığımdan mıdır bilmiyorum ama bu benim izlediğim ilk bale yapıtı.
Biz Kadıköy belediyesinin yenilenme çalışmalarında bolca destek olduğu Süreyya Operası'nda izledik Giselle'i. Yapıt hakkında öncesinde edindiğim bilgileri ve değerlendirmemi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Adolphe Adam'ın Giselle'i romantik balenin en önemli yapıtlarından. Tema tabiki aşk. Sınıflar arası aşkın imkansızlığı ile zengin erkek fakir kız ikileminde ulaşılması güç aşk ve hassas kalpler çeşitliliğinde yer bulmuş kendisine. Konu aşk olunca klişe gelebilir size belki ama gerçek dünya ile ruhlar alemindeki geçiş koreografik olarak da işlenince estetiği çok güçlü bir eser çıktı karşımıza.
Konuyu detaylandırmak gerekirse; Dans etmeyi çok seven fakat hasta bir kalbe sahip olan Giselle, soylu olduğunu saklayarak kendisiyle flört eden Kont Albrecht'e aşık olur. Balenin başında, kıyafetlerinden, elinin her daim kılıcında olduğu soylu tavırlarından ve yamağından anlıyoruz zaten Albrecht'in soylu bir prens olduğunu. Kırılgan kalbi ile bir soyluya aşık olduğunu bilmeyen Giselle, Kont Albrecht ve kendi sınıfından olup Giselle'e aşık olan Hilarion arasında Yeşilçam filmlerini aratmayan bir aşk üçgeni yaşanır bolca. Bir gün Soylu Prenses'in köyü ziyaret etmesiyle gerçekler ortaya çıkar. Gerçek Soylu Prenses'in Albrecht'in nişanlısı olmasıdır. Gerçekle yüzleşmeye ve yaşamaya dayanamayan Giselle delirerek ölür. 2. perde Giselle'in hayali ve Albrecht'in pişmanlık dolu yakarışlarıyla geçer...
2 perdeden oluşan ve yaklaşık 2 saat süren Giselle hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Büyüleyici bale kültürüyle belki biraz geç tanıştım ama Giselle sayesinde güzel bir açılış yaptım. Yakında devamı da gelecek...
.PNG)
.PNG)
.PNG)
.PNG)
.PNG)
.JPG)
.JPG)
.JPG)
